10 Mart 2015 Salı

İnceleme The Order 1886


İnceleme: The Order 1886

      The Order 1886... Her PS4 sahibi gibi benim de çılgınlar gibi beklediğim oyunlardan birisiydi. Muhteşem ötesi grafikleri, steampunk teması, sinematik ağırlıklı oynanışıyla çok sayıda kişinin kalbini çalmıştı bu oyun. Ben de dahil. Oyun çıkmadan önce "Oyun harika görünüyor be! Bu oyuna 80'den düşük puan verilmeyeceğine eminim neredeyse!" diyordum. Oyun çıkmadan önce oyunun 5 saat süreceği ile ilgili bir haber sızdı, takmadım kafaya. Ben yavaş yavaş 7 saatte falan bitiririm diye düşünüyordum ki öyle oldu zaten. Her neyse o büyük gün geldi. Oyun çıktı. Hemen metacritic'i açtım ve oyun sitelerinin ve dergiler oyuna kaç puan verdiklerine baktım. Durum ortada:
Topluluk oyunu yerden yere vuruyordu. Yaşadığım hayal kırıklığı büyüktü. Ama yine de o kadar beklemeden sonra bu oyunu almadan duramazdım. Oyunu dün bitirdim. Şimdi de inceleme yazma gereği duydum çünkü bu oyun hakkında konuşmak istiyorum. Ne diyeceğim hakkında oldukça kararsızım. The Order gerçekten güzel bir oyun mu, emin olamıyorum. Ama burada fikirlerimi belirterek en sonunda bir karara varacağım. Evet başlayalım. PC oyunlarını bilmem ama konsollarda şu ana kadar gelmiş geçmiş en iyi grafiklere sahip olan oyunun incelemesine hoş geldiniz arkadaşlar.

    İncelemeye hikayeden başlıyorum. Oyun 1886'nın Londra'sında geçmektedir ama bunun bir alternatif tarih oyunu olduğunu unutmayalım. Yani tarih ve teknolojiler gerçek hayattaki gibi değil. Oyunun evreninde likan denen yarı kurt yarı insan ırk, tarih boyunca insanlara büyük eziyet çektirmiştir. Likanlar çok güçlü olduğu için insanlara karşı hep üstünlük kurmuşlardır, ta ki endüstriyel devrime kadar. Bu tarihlerde insanlar yeni silah teknolojilere keşfederek likanlarla aralarındaki savaşın dengelerini alt üst etmişlerdir. Ana karakterimiz Galahad ise likanlarla savaşmak için kurulmuş olan The Order'da (yuvarlak masa şövalyeleri) kıdemli bir şövalyedir. Oyunun başında Galahad henüz sebebini bilmediğimiz halde şövalyelikten uzaklaştırılmış ve hapse atılmıştır. Galahad elde ettiği bir fırsatla hapishaneden kaçar ancak diğer şövalyeler yani eski dostlarımız tarafından binanın tepesinde yakalanır. O anda başka çaresi olmadığı için binanın tepesinden aşağıdaki denize atlayan Galahad bayılır ve bir flashback ile geçmişe, Galahad'ın bir şövalye olduğu zamanlara döneriz ve oyun boyunca Galahad'ın nasıl bir komplonun içine düştüğünü, nasıl bu hallere geldiğini görürüz. Şimdi hikaye karakterler ve olay örgüsü açısından oldukça iyi seviyede ama yapımcılar The Order'a bir devam oyunu getirmek istedikleri için hikayeyi yarım bırakmayı tercih etmişer! Oyunun sonunu şöyle özetleyebilirim: "Ve Galahad, Order'ın karanlık sırlarını gün yüzüne çıkarır. Şövalyelikten reddedilmiş olan Galahad, acaba  bundan sonra ne yapacak? Devamı için birkaç yıl bekleyin ve bir sonraki oyunumuzda öğrenin!" Oyunun yaptığı şey bu arkadaşlar. Oyunun kısa sürmesi yetmiyormuş gibi hikaye hiçbir sonuca ulaşmadan oyun bitiyor. Resmen o oyunun büyük, epik hikayesi başlar başlamaz oyun bitiyor ya, hevesi kursağında kalıyor insanın! Normalde bir hikaye "Giriş, gelişme, sonuç" şeklindedir ama bu oyunun hikayesi "Giriş, girişin gelişmesi, girişin sonucu" şeklinde, ne bir gelişme evresi var, ne de sonuç. Kusura bakma The Order 1886, kocaman bir eksiyi tam suratına yedin şu an.

    Gelelim oynanışa. Şimdi bu oyun hakkında herkesin şikayeti şu: Oyunda çok fazla sinematik sahne var, resmen oyunu oynayamıyoruz, film mi oyun mu belli değil! Bunu diyen arkadaşlara önerim gidip bir göz doktoruna görünmeleri. Oyun aksiyon sahneleriyle dolup taşıyor, özellikle oyunun ortalarında ve sonlarında aksiyon dozajı cidden üst seviyelere çıkıyor. Sinematik sayısı çok fazla evet ama genellikle sinematik sahneler oynanışı pekiştiren şeyler ve sinematiklerin kalitesi çok yüksek. Gerçekten çoğu zaman sinematik sahne mi izliyorsunuz yoksa kontrol sizde mi kararsız kalıyorsunuz. Hani sanki sürekli film ve oyun arasında geçiş yapmak gibi ve The Order bu geçişleri çok iyi ayarlamış. Söylenenin aksine sinematikler oynanışı bozmuyor, aksine oynanışı daha iyi hale getiriyor.

   Şimdi sinematikleri geçelim de oynanışa geri dönelim. Oynanışın temel olarak iki kısımdan oluştuğunu söyleyebilirim. QTE'ler (ekranda belirdiği anda bir tuşa basma) ve çatışma. Çatışma kısımlarının harika olduğu söylenemez ama oldukça iyiler. Vuruş hissi iyi, yapay zeka fena değil, zorluk yerinde, her şey temiz yani. Çatışmalar genel olarak bir yere siper alma ve önüne gelen bir ton düşmanı temizlemek üzerine kurulu ve burada "siper alma" kelimesi anahtar kelime çünkü siper dışında birkaç saniye durursanız üzerinize gelen bir ton düşman mermisiyle anında ölebiliyorsunuz. O yüzden siper noktalarından ayrılmamaya dikkat edin.

Termit tüfeğinden bir görüntü...
   Karakterimiz Galahad bir adet ağır silah, bir adet tabanca ve el bombaları taşıyabiliyor. Tabancalar hepimizin bildiği altıpatlar veya seri ateş eden tabancalar gibi şeyler iken, ağır silahlar kategorisinde gerçekten ilginç şeyler yer alıyor. Ağır silahlar genellikle alışık olduğumuz pompalı tüfek, makineli tüfek veya av tüfeği gibi şeyler olarak karşımıza çıkıyor. Bir de bazı bölümlerde kullandığımız arbalet, roketatar, mayın atar gibi şeyler de var ama bunları oyunda çok çok az yerde kullanıyoruz ve o kadar alışık olmadığımız şeyler değil. Peki asıl ilginç olan şeyler ne? Termit tüfeği ve ark tüfeği. Bu silahlar gerçekten harika fikirler. Ark tüfeği elektrik ateşlememizi sağlayan bir silah ve gerçekten çok güçlü. Normal hedefleri tek bir elektrik topu ile, zırhlı hedefleri ile 2-3 elektrik topu ile alabiliyoruz. Gerçekten kullanması çok eğlenceli ve tasarımı güzel bir silah. Ve gelelim asıl en sevdiğim silaha: termit tüfeği. Termit tüfeği elimizdeyken normal ateş etme tuşuna bastığımızda silah etrafa gaz bulutu salıyor. Sonra R1 tuşuna basarak gaz bulutuna doğru bir fişek atabiliyoruz ve bu fişek etraftaki gaz bulutunun önce şiddetle patlamasını ve sonra da etrafı ateşe vermesini sağlıyor. Bu silah büyük kitleleri çabuk ortada kaldırma konusunda işe yarıyor ama sırf o etrafı ateşe verdiğinde oluşan görsellik için bile kullanılabilecek bir silah. Ne var ki bu silahlar da oyunun çok küçük bir kısmında karşımıza çıkıyor...

    Evet... Hikayeden bahsettim, oynanıştan ve savaş mekaniklerinden bahsettim, geriye ne kaldı? Grafikler! Evet arkadaşlar, grafikler gerçekten inanılmaz gözüküyor. Oyunun steampunk atmosferini harika bir şekilde vermesinin sebebi hem çevrenin steampunk temasına çok uygun bir şekilde hazırlanmış olması, hem de grafiklerin gerçekten fazlasıyla iyi olması. Yani PS4'e şimdiye kadar çıkmış oyunlardan hiçbiri The Order 1886 ile kıyaslanamaz grafik konusunda, açık ara en iyi bu. Oyun harika görünüyor. E tabii böyle grafiklere sahip olup da 60fps olmayınca insanın sinirleri bozuluyor ama oyun 30fps olduğu halde oldukça akıcı ve hızlı ilerliyor. Hani Call of Duty oyunlarında bir akıcılık vardır ya böyle, savaşlar çok hızlı ilerler falan, aynısı bu oyun için de geçerli ve bu oyun 30 fps çalışıyor, 60 değil. Yani AC Unity gibi bir oyun 20 fps çalışınca hayranları savundu ya hemen "Unity'nin grafikleri çok iyiydi ama, PS4 öyle bir oyunu çalıştıramazdı" diye, onlara bu oyunu gösterin bu kadar iyi grafiklerle nasıl bu kadar akıcı çalışıyormuş diye...

   Ve sonunda incelemeyi bitirdim. The Order 1886 kesinlikle kötü bir oyun değil arkadaşlar. O internetteki düşük puanlara bakmayın siz. Ama çok kısa oynanış süresi ve yarım kalan hikayesiyle gerçekten kazıklanmış hissi uyandırıyor insana. Hani sizi uzun süre oyalayabilecek bir oyun istiyorsanız The Order'dan koşa koşa uzaklaşın ama para konusunda çok sıkıntınız yoksa veya oyunun kısa olması sizi ilgilendirmiyorsa bu oyunu deneyim etmek isteyebilirsiniz. Sonuç olarak konuyu toparlayalım, The Order her ne kadar çok iyi özelliklere sahip olsa da eninde sonunda 5 saatlik bir deneyim ve tamamlanmış bir hikaye de sunmuyor. Ayrıca oyunun herhangi bir multiplayer modunun bulunmaması da oyunu tekrar oynama ihtimalinizi düşürüyor. Eninde sonunda herkes 5 saatlik bir deneyim için tam oyun parası vermek istemez ama steampunk atmosferine ilgi duyuyorsanız ve oyunun teması ilginizi çekiyorsa almanızı öneririm. Haydi hoşça kalın o zaman...

ARTILAR:
+ Grafikler muhteşem.
+ Steampunk teması çok iyi işlenmiş.
+ Karakterlerin kişilikleri çok iyi düşünülmüş, kimin dost kimin düşman olduğu kolay belli olmuyor.
+ Harika silah fikirleri (sadece iki tane...).

EKSİLER
- Çok kısa oynanış süresi.
- Tamamlanmamış bir hikaye.
- Oynanış çok çizgisel, sürekli ilerleyip düşman öldürmekten başka yaptığımız pek bir şey yok.
- Multiplayer falan yok, ikinci kez oynamanız için bir sebep de yok dolayısıyla.

PUAN: 80

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder