1 Ağustos 2015 Cumartesi

Oyun Koleksiyonu: Rocket League


Beklenmedik roket baş yararmış...
   Temmuz ayının başında PS Plus bedava oyunlarına baktığımda neredeyse bütün PlayStation sahipleri gibi "Yeter be Sony! Yine mi ismi bile duyulmamış oyunlar! Böyle doğru düzgün AAA oyunlar verseniz ölür müsünüz ya? Şirketiniz mi batar?" diye bağırmamak için kendimi zor tutmuştum. İsteksiz isteksiz oyunları indirmeye giderken "İlk hangisini indirsem acaba?" diye düşündüm. Sonra resminde arabalar ve futbol topu olan Rocket League'i gördüm. Aklıma yıllar, yıllar, yıllar, çok fazla yıllar önce (galiba 10-11 yıl) oynadığım Bumperball oyunu geldi. Oynamayı beceremediğim daha doğrusu... O gazla "Haa, bunu oynarım galiba..." diyerek indirdim Rocket League'i. Birkaç saat sonra internetten oyun haberlerine bakarken "Rocket League, Steam'de birinci oldu!" başlıklı bir haber gördüm. Habere tıkladığımda o oyunun benim Plus'dan indirdiğim oyun olduğunu gördüm. Ve oyunu oynamaya başladım... Zaten haftalar içinde oyunun ünü kat ve kat artmış, YouTube'da Rocket League videosu yüklemeyen çok az oyun kanalı kalmış, Twitch'de LoL'ü, Hearthstone'u, CS: GO'yu bırakıp da saatlerce Rocket League yayını yapan yayıncıların sayısı kat kat artmıştı. Bütün bunlar olurken ben saatlerce Skyrim oynamaktaydım... Yani, ilk kez Skyrim oynuyordum ve oyunu beklediğimden çok çok daha fazla sevmiştim. Skyrim beni mıknatıs gibi çekiyordu, o anda Rocket League'i falan düşünemezdim yani kimse kusura bakmasın. Konuyu bağlayamadım değil mi? Neyse Skyrim'i boşverelim, konumuz Rocket League'di. Sonuç olarak Skyrim eninde sonunda bitti ve ben sonunda doğru düzgün Rocket League oynamaya başladım. Tamam, cidden, biri çıkıp da "Arabalarla futbol oynadığımız bir oyun, yılın en iyi oyunlarından biri olacak!" deseydi inanır mıydınız? Karşınızda Rocket League!


Oyuna başlamak
   Şimdi bu Rocket League nedir? Neden bu kadar ünlü olmuştur? Yaz ayında çıktığı için. Yani ne sandınız, oyunu gidip de popüler oyunların çıktığı sonbahar aylarına koysalardı bunun onda biri kadar popüler olamazdı. Tamam tamam, konuya dönelim. Nedir bu Rocket League? Özetle halı saha büyüklüğünde bir stadyumda, maksimum 4 oyuncudan oluşan takımlarla oynanan bir araba-futbol oyunudur. Evet efendim, 8 tane arabanın bir topu kaleye sokmasını düşünün. Hem de arabanın iki katı büyüklüğünde bir topu... Şimdi dediğim gibi iki takım karşı karşıya. Mavi ve Turuncu takım. Bu takımların her biri maksimum 4 oyuncu alabiliyor. İsterseniz tamamen gerçek oyuncularla oynarsınız, isterseniz de tek başınıza botlarla oynarsınız, isterseniz yanınıza bir arkadaşınızı alıp botlara girişirsiniz veya yine birisiyle 1v1 düello yapabilirsiniz ki bu bayağı eğlenceli oluyor. Siz sormadan söylüyorum, oyun split screen desteği veriyor bu arada, o konuda sıkıntınız olmasın. Neyse, oyun modunu seçtik ve oyuna giriyoruz. Ya da girmeden önce garajımıza uğrayalım...

Resim bana ait değil. Zaten almanca bilmiyorum.

Araba modifiye etmece
   Geldik garajımıza... Garajda ne yaptığımızı tahmin etmişsinizdir, arabamızı şekillendiriyoruz. Toplamda yedi tane modifikasyon seçeneği var. Birincisi arabanın şekli. Buradan arabanın şeklini belirliyoruz. Burada birçok, birbirinden farklı seçenek var. Mesela kamyon gibi arabalar veya spor araba şeklinde arabalar falan. Benim favorim "Paladin" denen arabaydı mesela. İkincisi de arabanın desenleri. Buradan arabamızın üzerindeki deseni seçebiliyoruz. Üçüncüsü de arabanın boyaması. Mavi takım ve turuncu takım için ayrı renk seçenekleri yapıyoruz çünkü mavi takımda sadece mavi tonlarını, aynı şekilde turuncu takımda da turuncu tonlarını kullanabiliyoruz (arabanın üzerindeki deseni istediğimiz renk yapabiliyoruz o ayrı). Dördüncü seçenek ise tekerlekler. Buradan tekerlek seçiyoruz. Beşinci seçenek turbo görüntüsü. Oyundaki arabamızın turbosu var ve bu kısımdan turboyu aktif ettiğimizde oluşan görüntüyü seçiyoruz. Bu kısımda klasik kırmızı ateş, mavi neon gibi klasik seçenekler de varken konfeti, kar topu, gökkuşağı gibi değişik şeyler de var. Arkanızda konfeti bırakarak gitmek iyi olabiliyor tabii. Altıncısı biraz daha ilginç. Arabanın tepesine çeşitli şapkalar koyabiliyoruz. Bu kısımda bir sürü seçenek var. Viking şapkası, polis ışıkları, taksi tabelası gibi ilginç seçenekler mevcut. Son seçenek de arabanın anteni. Bu seçeneği kullanmazsak arabamız normal dururken bunu kullandığımızda arabanın arkasında bir anten çıkıyor ve antenin tepesine bir şey takabiliyoruz. Ülke bayrakları seçeneği mevcut olduğu için (ben dahil) çoğu oyuncu kendi ülkesinin bayrağını koyuyor ama kurukafa, veya değişik resimli bayraklar falan da var. Yani tüm seçenekler böyle. Peki bu tür modifikasyonları nasıl açıyoruz? Açıkçası oyun bunları açmamız için güzel bir yöntem bulmuş. Oyunda her maç bitirdiğimizde rastgele bir modifikasyon kazanıyoruz. Bu yeni bir araba olabilir, herhangi bir araba için boya olabilir, üstte sıraladığım her şey olabilir. Burada anahtar kelime maç "bitirmek". Maçı kazanmanız veya kaybetmeniz önemli değil, bitirseniz yeter. Bu sistemi millet oyunun ortasında çıkmasın, 10-0 yenilse bile "Bari yeni eşyamı alayım." diye maça devam etsin diye yapmışlar sanıyorum ve bayağı da iyi olmuş. Eşyaları bunun dışında elde etmenin bir yöntemi yok. Zaten eşyaların oynanışa bir etkisi de yok. Pay To Win (kazanmak için öde) sistemi tamamen sıfır. Kazandığınız arabalar, turbo çeşitleri, hiçbiri sizin daha hızlı veya daha güçlü olmanızı falan sağlamıyor. Sadece dekorasyon amaçlılar. Yani oyun tamamen yeteneğe bağlı. Böylece çok zengin ama beceriksiz bir adam, oyunu PS Plus'da bedavaya almış ve öyle her oyuna yüzlerce dolar yatıracak kadar zengin olmayan yetenekli bir adamı ezip geçemiyor. Oyun %100 yeteneğe bağlı. Ne kadar zengin olursanız olun, Rocket League'de bunun bir katkısı olmuyor. Bu bence büyük bir artı. Ama umarım oyunun yapımcıları "Zaten herkes alır ya, hayvan gibi para kazanırız" diyerek hızınızı veya gücünüzü arttıran özel faktörler falan eklemezler.


Topa vurma dersleri
   Peki, arabamızı aldık, oyun modunu seçtik, şimdi ne yapacağız? Oyunun oynanışı son derece basit. En azından gamepad ile oynarsanız çok basit. Ama eğer ki klavye ile oynamakta ısrar ediyorsanız işiniz çok zor, ben şimdiden söyleyim. Oyunda topa şut çekmek veya pas vermek için özel tuşlar yok. Yapabileceğiniz her şeyi topa çarpa çarpa yapmak zorundasınız. Geri kalan kontroller tamamen yarış oyunlarındaki gibi. Bir de turbomuz var ki turbo oyundaki kilit noktalardan biri. Sahanın üzerindeki turuncu ışıkların üzerinden geçerek turbomuzu arttırıyoruz. Turbo çok hızlı bitiyor o yüzden idareli kullanmaya ve sürekli toplamaya dikkat etmek lazım. Şunu unutmayın, %100 turbosu olan beceriksiz biri, hiç turbosu olmayan yetenekli birinden daha üstündür. Ayrıca arabamızla da zıplayabiliyoruz ki bu özellik havadan gelen topları karşılamak için olmazsa olmaz. Bu arada, zıpladıktan sonra turboya basarak ve gamepaddeki hareket tuşunu aşağı çekerek turbomuz bitene kadar havada uçabiliyoruz. Yani kontroller böyle, amaç da şu devasa topu rakibin kalesine sokmak. Eğer çoklu oyuncuyla oynuyorsanız kalede kalecilik yapması için birisini görevlendirmeniz bazen mantıklı olabiliyor. Ama herkes atağa girişse de başarılı sonuçlar elde etmek son derece mümkün tabii. Ayrıca arabamız yerçekimi kurallarını pek takmıyor genellikle. Arabamızı duvarlarda istediğimiz gibi sürebiliyoruz. Hatta birkaç saniye boyunca tavanda bile sürebiliyoruz. İşte oynanış böyle, basit ve eğlenceli. Burada basitten kastım kolay olması değil, çünkü oyunda ustalaşmak cidden zor. Basit derken sadeliğinden bahsediyorum. Öyle onlarca farklı özel güç, dev bir saha, silahlı arabalar falan yok. Sadece birkaç tane araba, dev bir top, iki tane kale ve turbolar var. Bir de bol bol eğlence... Yalnız bu sadelik bir süre sonra oyunun kendini tekrar etmesine sebep olmuyor değil. Eğer arkadaşınız varsa aylar boyunca birlikte eğlenebilirsiniz ama kendi başınıza oynadıktan sonra bir süre sonra sürekli aynı şeyi tekrar tekrar yaptığınızı düşünebiliyorsunuz. Ki öyle zaten, oyun ne kadar sade olsa da bu sadelik oyunun kendini tekrarlamasını sağlıyor. Ama bunu çok büyük bir eksi olarak görmüyorum çünkü yapımcıların bunu yeni sahalar ve yeni oyun modlarıyla falan en kısa sürede düzelteceğinden eminim.


Grafikler + Sonuç
   İncelemeyi bitirmeden önce bir de grafiklerden bahsedeyim. Oyun Unreal Engine 3 oyun motorunu kullanıyor. Eski bir oyun motoru evet, zaten teknik açıdan oyunun grafiklerinin pek de iyi olduğunu söyleyemeyiz. Ama kendine has ve göze çok güzel gelen bir görselliği var. Böyle renkli renkli, arcade havasında. Cidden iyi görünüyor. Müziklere gelecek olursam... İyi... Yani pek müzik yorumcusu sayılmam ama cidden hoş yani. Oyunun her şeyi kendine has bir güzelliğe sahip. Müzikleri, oynanışı, grafikleri falan. Her neyse, son bir karar verecek olursak, Rocket League gerçekten çok iyi bir oyun. Hangi tür oyunları seviyor olursanız olun Rocket League oynarken eğleneceğinize eminim. Oyun şu an Steam'de 31 TL. Bir günlük yemek parası. Bir gün evden yiyin, Rocket League alın. Kesinlikle değecektir. PS Plus'da ise tüm Temmuz ayı boyunca bedavaydı. Bu yazıyı 1 Ağustos günü yazıyorum ve 5 Ağustos'a kadar bedava olmaya devam edecek. PlayStation Plus sahipleri, bu oyunu şimdiye kadar almadıysanız şimdi koşun ve indirin bedavaya. Hani bu oyuna 31 TL vermemek istemeyebilirsiniz ama bedava bulmuşken indirmemeniz için HİÇBİR nedeniniz olamaz. Benden bu kadar, bir sonraki yazıda görüşürüz!

Artılar
+ Sade ve felaket eğlenceli oynanış.
+ Pay to Win'in sıfıra indirilmiş olması
+ Kendine has oyun,grafik ve müzik tarzı

Eksiler
- Çeşitlilik az (Gelişecek)
- Oynanış kendini tekrar edebiliyor

PUAN: 90